TEKİR-AĞ EKİM: TECRÜBELİ ÖĞRETMENLERİN MESLEKİ ALANDAKİ TECRÜBELERİNİ DİĞER ÖĞRETMENLERLE BİRLİKTEPAYLAŞABİLECEĞİ EĞİTİM MAKALESİ DEĞERLENDİ ETKİNLİK DÜZENLENDİ

01.11.2022 81

Tecrübeli öğretmenlerin mesleki alandaki tecrübelerini diğer öğretmenlerle paylaşacağı bir etkinlik düzenlemesi ulusal ya da uluslararası hakemli dergilerde yayımlanmış bir eğitim makalesinin öğretmenler tarafından müzakere edilmesi.

Dil, en yalın ifadeyle, "insanlar arasında bir iletişim aracıdır."(1) Kültürün sonraki kuşaklara aktarılmasını sağlar. Kültürün, bilginin gelişmesi ve kalıcı olması da "dil" ile mümkündür. Ulusu oluşturan, ulusal birliği sağlayan en önemli unsur da dil birliğidir. Ortak bir dil, ulus olmanın öncül koşuludur. Her ulus kendi dilini korumak, geliştirmek, gelecek kuşaklara ve hatta mümkün olan diğer insanlara öğretmek arzusundadır. Dilin bu öneminden dolayı devletler ulusal dillerini koruma altına almışlardır.

Anayasa'mızda Türk dili, anayasanın değiştirilmeyecek hükümlerinden olan 3. maddesinde: "Türk Devleti, ülkesi ve milletiyle bölünmez bir bütündür. Dili Türkçedir."(2) Eğitim ve öğrenim hakkı ve ödevini düzenleyen 42. maddesinde ise: "Türkçeden başka hiçbir dil, eğitim ve öğretim kurumlarında Türk vatandaşlarına ana dilleri olarak okutulamaz ve öğretilemez..."(3) şeklinde yer almıştır.

1739 Sayılı Millî Eğitim Temel Kanunu'nun 10. maddesinde de: "Millî birlik ve bütünlüğün temel unsurlarından biri olarak Türk dilinin eğitimin her kademesinde, özellikleri bozulmadan ve aşırılığa kaçılmadan öğretilmesine önem verilir; çağdaş eğitim ve bilim dili hâlinde zenginleşmesine çalışılır ve bu maksatla Atatürk Kültür, Dil ve Tarih Yüksek Kurumu ile iş birliği yapılarak Millî Eğitim Bakanlığınca gereken tedbirler alınır."(4) hükmü yer almaktadır.

İlköğretim Kurumları Yönetmeliği, genel ilkelerinin (b) bendinde: "İlköğretim okullarının bütün sınıflarında her derste ve her durumda, Türkçenin doğru ve güzel öğretilmesi, yazılması ve konuşulması temel hedeftir."(5) denir.

İlköğretimin amaçlarının 4. maddesi (c) bendinde ise: "İlköğretim görmüş bir yurttaş; Türkçeyi doğru ve açık bir şekilde konuşur, okur ve yazar."(6) denilmektedir.

İlköğretim okullarımızın Türkçe öğretim programının genel ve özel amaçları özet olarak: Türkçenin "anlama, anlatım, dilbilgisi ve yazı" ile ilgili davranışlarının kazandırılmasını öngörmektedir.

Mevzuatımızda ve öğretim programlarımızda yer almasına rağmen, Türkçenin yeteri kadar öğretildiği, konuşulduğu ve yazıldığı konusunda ciddî kuşkular vardır. Bu konuda eğitim sisteminin her kademesi, sorunun nedenini bir başka eğitim kademesine atmaktadır. Üniversiteler ortaöğretim kurumlarını, liseler ilköğretim kurumlarını, Türkçe öğretmenleri sınıf öğretmenlerini, sınıf öğretmenleri aileyi, çevreyi... suçlamaktadırlar.

Sorunun nedenini başkasına atmak, böylece sorumluluktan kurtulmak sonuçta kimseye bir şey kazandırmamaktadır. Türkçenin yeteri kadar doğru konuşulmaması ve yazılmaması sorunu da orta yerde durmaktadır.

Eğitim makalesi öğretmenler tarafından okunup tartışılmıştır.